Behlül Ablak ile Röportaj : Ada Dostları’nın Kuruluşu ve Faaliyetleri

Behlül Ablak ile Röportaj : Ada Dostları’nın Kuruluşu ve Faaliyetleri

Ada Dostları Derneği Kurucu üyesi Behlül Ablak, İbrahim Aycan tarafından sorulan sorulara yanıt vererek derneğin kuruluş süreci ve faaliyetleri hakkında geniş açıklamalar yaptı.

Röportaj teklifimizi kabul ettiği için derneğimiz adına Sayın Ablak’a teşekkür ediyoruz.

Behlül Ablak ile Röportaj : Ada Dostları’nın Kuruluşu ve Faaliyetleri

Aycan: Sayın Ablak, kurucularımızdan İsmail Hakkı Gülsoy, derneğin kuruluş aşaması ve öncesi hakkında web sitemiz için bir yazı kaleme almıştır. Aynı öyküyü, üyelerimizi ve Adalıları bilgilendirmek için sizden de dinlemek istiyoruz. Nitekim kendisi de site bir atıf yapmıştı. 

Ablak: Adalar, 1984 yılı öncesinde İstanbul Belediyesi’ne bağlı bir şube müdürlüğü tarafından yönetiliyordu. Şube müdürleri de genellikle güngörmüş belediye müfettişleri arasından atanıyordu. İstanbul Belediyesi’nin teftiş heyetinde yıllarca çalışmış, mevzuatı bilen bu kişiler; emekliliklerinin yaklaştığı son günlerinde başlarına bir iş gelmesin diye çok dikkatli davranıyorlardı. Öyle, ortalığa saçılmış yasa dışı uygulama ve rüşvet olayları yoktu. 12 Eylül döneminde tayin edilen asker kökenli şube müdürü dahi bu kapsamda değerlendirilebilir.

Adalar, 1984 yılında belediye statüsüne alındı ve 1984 yılında ilk belediye başkanlı seçildi. ANAP iktidardaydı ve “Anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz”, “Benim memurum işini bilir” diyen yasa tanımaz bir genel başkanı vardı. Onun zihniyeti yerel yönetimlere de yansıdı ve İstanbul’da bir “Dalan ve Talan” dönemi başladı. Bundan nasibini Adalar da aldı. Tarihi köşkler yıkılıp apartmanlar yapılmaya, ortaya çıkan molozları gizlemek için sahiller doldurulmaya (o günlerde inşaat molozları at arabası veya eşek sırtında çöplüklere ve orman içine taşınırdı ve çok pahalıya mal olurdu bu iş.) manzara açmak için ağaçlar kesilmeye başlandı.

Bu kötü gidişe kişisel çabalarla “Dur” demek mümkün değildi. Kurumsal bir yapıya ihtiyaç vardı. Henüz 12 Eylül fırtınası dinmediği için dernek kurmak ve o yolla mücadele etmek de kolay değildi. Bu nedenle bazı arkadaşlarla birlikte o zamanın muhalefet partisi olan SODEP’in Adalar ilçesine üye olarak bu mücadeleyi yapabileceğimizi düşündük. 1985 yılında SODEP ve Halkçı Parti’nin birleşmesiyle SHP oluştu ve yönetimde görev aldık. Dernek kurucularından Yorgo Bekar ile Arif Aydın, Hikmet Eliz gibi aktif çalışan, bu işe emek veren arkadaşlarla bu vesile ile tanıştık. Daha sonra kuruculardan İsmail Hakkı Gülsoy, Tuğrul Akoğlu ve İsmail Yenigün de katıldılar. Efsane Genel Başkanımız Perihan Ergun ise her zaman her konuda öncülük yapıyordu bize.

Bir süre SHP çatısı altında olumsuzluklara karşı mücadele ettik, ancak siyasi partilerin kendi iç dinamikleri farklı çalıştığından mücadeleye daha geniş bir kesimi katmanın mümkün olmadığını gördük ve başka yollar aramaya başladık.

Bir zamanları sol içinde çok tartışılmış olan ATÜT(Asya Tipi Üretim Tarzı) isimli tezin kuramcısı Prof. Dr. İdris Küçükömer de  kendi deyimi ile “Siyaset işleri tabanda nasıl yürüyor” diye merak ettiğinden SHP Adalar İlçesi’ne üye olmuştu. Onun da önerisi ile yerel bir gazete etrafında birleşmenin ve bu yolla mücadelenin daha etkili olacağını düşünmeye başladık. İdris Hoca’nın ömrü vefa etmedi ama 1986-1987 yıllarında yeşil başlıklı ÇEVREMİZ isimli gazeteyi çıkarmayı başardık. Genç insanlardık. Fazla bir maddi birikimimiz olmadığı gibi para kazanmak yerine sosyal faaliyetlere de çok zaman ayırıyorduk. Bu nedenle ÇEVREMİZ’i ancak 9 sayı çıkartabildik.

Bu arada Çelik Gülersoy Büyükada’ya geldi. Arkadaşlar, onunla irtibata geçtiler. Ada Dostları Derneğinin kuruluş süreci başladı.

Aycan: Kurucular kimlerdi? Onlarla yaşadığınız acı tatlı hatıralardan bahseder misiniz?

Ablak: Ada Dostları Derneği’nin kuruluşunda Çelik Gülersoy, Ediz Hun, Ali Gazanfer Sirmen, Tiraje Dikmen, Yorgo Bekar, Mustafa Tuğrul Akoğlu, İsmail Hakkı Gülsoy, İsmail Yenigün ve ben bulunuyordum. Resmen kurucu olmamakla birlikte işin her aşamasında Perihan Ergun da yanımızdaydı.

Ben o dönemde yoğun olarak SHP’de il yönetiminde çalışıyordum. Ercan Karakaş il başkanıydı. 1989 yerel seçimleri yaklaşırken Parti Genel Sekreteri olan Baykal, belediye başkan adaylarını istediği gibi belirlemek için bizleri görevden aldı. Bir İstanbul ziyaretinde Erdal İnönü ile birlikte Prof. Dr. Nurettin Sözen’i Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak ilan ettiler. Ancak Nurettin Bey; “Ön seçim yapılmazsa ben aday olmam” diyerek demokratik bir tavır sergiledi. Biz, ekip olarak görevden alınmış olmamıza rağmen üyeler ve delegeler nezdinde çok güçlüydük. Göstereceğimiz adayın önseçimden çıkması kuvvetli bir ihtimaldi. Ama, kimi gösterecektik, Dalan’ın yıkımlarını kim onarabilir, tarihi dokuyu daha fazla bozmadan İstanbul’u kim ayağa kaldırabilirdi? O sıralar, Soğuk Çeşme Sokağı ve tarihi köşklerin restorasyonu ile gündemde olan Çelik Gülersoy’un bu iş için biçilmiş kaftan olduğu fikrinde birleştik. Ancak, Çelik Bey “Belediye Başkanlığı da olsa neticede siyasi bir faaliyet. Ben siyasetin içinde bulunmak istemiyorum” diyerek önerimizi geri çevirdi. Daha sonra Ada Dostları Derneği’nin kurucusu ve ilk genel başkanı oldu.

Efsane Genel Başkanımız Perihan Ergun, ısrarcı, inatçı, tuttuğunu koparan bir kişilikti.2003 yılında Burgazada’da büyük bir yangın çıktı. Tüm orman yok oldu. Alevler evlere sıçradı. İnsanlar evlerinden kaçmaya başladılar. Adalı gençlerin üstün gayreti  ve dışarıdan gelen yardımlar sayesinde can kaybı olmadan yangın söndürülebildi.

Yangından sonra başka bir tehlike belirdi. Nasıl olsa orman yok olmuştu. İşgaller başlayabilir, yangın yerine oteller-moteller dikilebilirdi. O tarihlerde Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım, dernek başkanımız Perihan Ergun’un Kasımpaşa Lisesinden öğrencisiydi. Onun vasıtasıyla Orman Bakanını harekete geçirdi. Ekim ayında yangın olmuş, zaman geçirilmeden Aralık ayında yangın yerleri temizlenerek teraslama işleri bitmişti. Ardından fidan dikimi başladı. Bu işleri yerinde takip eden başkanımız Perihan Ergun düşerek kolunu kırdı.

Aycan: Derneğinin mücadele tarihinde aklınızda kalan en önemli hatıraları bizimle paylaşır mısınız?

Ablak: Adalarda, özellikle Burgazada’da eskiye dair, doğal güzelliklere dair bazı şeyler kalmışsa bu büyük ölçüde Ada Dostları Derneği’nin yürüttüğü mücadeleye borçludur.

Bu konuda üç olaydan bahsedeceğim: Birincisi, Kınalıada sahilinin kurtarılmasıdır. Eskiden inşaat molozları ada dışına çıkarılmazdı. Çöp dökme alanlarına, uçurumlara veya orman içinde bazı alanlara gelişigüzel atılırdı. Taşıma işleri de at arabalarıyla, eşeklerle yapıldığı için çok pahalıya mal olurdu. Adalar Belediye olduktan sonra bazı uyanık inşaatçılar bu işi ucuza getirmenin yolunu buldular. İnşaat molozlarıyla sahilleri doldurmak!

Bir gün Cağaloğlu’ndaki büromda çalışırken telefon çaldı. Yorgo Bekar arıyordu: ”Kınalıada’nın sahillerine moloz döküyorlar. Hikmet Eliz ile birlikteyiz, karşı çıktık ama dinlemediler. Büyükşehir Belediyesi’nin kararı var. İskeleden Kulübe kadar olan sahil doldurulacak, rıhtım yapılacak” diyorlar, dedi.

O tarihlerde Adalar yeni SİT alanı ilan edilmişti. Koruma Kurulu kararı olmadan belediyenin böyle bir işlem yapması mümkün değildi.

Yorgo’ya “Siz kepçenin önüne yatın, ben Büyükşehir Belediyesi’ne gideceğim” dedim. Hemen Saraçhaneye koştum. Tahmin ettiğimiz gibi böyle bir denizin doldurulması kararı yoktu. Orada alelacele bir dilekçe yazdım. Hemen Adalar Belediyesine talimat verdiler ve Kınalı sahili böylece Yorgo ve Hikmet Bey sayesinde kurtulmuş oldu.

Bu eylemin yapıldığı gün Hikmet Eliz’in evi bir alacak-verecek olayı nedeniyle İcra ile satıldı. Kendi evi ile ilgilenecek yerde Ada için koşturan arkadaşımızı ve rahmetli Yorgo Bekar’ı saygıyla anıyorum.

İkinci olay bugün de adaların baş belası olan motorlu araçlar meselesi.1990’lı yılların başıydı. Adaya ilk akülü otomobil, gazeteci Mete Akyol tarafından getirildi. O zamanlar ünlü ve etkin bir gazeteciydi. Ne belediye ne de kaymakamlık olayı üzerine gidebildi. Dernek kurucularımızdan İsmail Yenigün idare mahkemesinde dava açarak adalara kamu araçları dışında motorlu araç sokulamayacağına dair karar aldı. Bu karardan sonra Adalar’a motorlu araç girmedi.

Üçüncü olay ise daha önce de anlattığım gibi Burgazada yangınından sonra derneğimiz ve efsane Genel Başkanımız Perihan Ergun’un öncülüğünde açılan kampanya sayesinde ormanın yeniden oluşturulmasıdır. Ormanın yeniden oluşması için sadece fidan dikimi ile yetinilmedi. Eski kuyular temizlenerek su ile dolduruldu. Motopomplar alınarak iki-üç yıl boyunca fidanlar sulandı. Burgaz’da ormanın bu kadar kısa sürede oluşması ve yanan yerlerin yağmadan kurtulması Ada Dostları sayesindedir.

Aycan: Adalar’ın geçmişten bugüne çözülemeyen en önemli sorunları sizce nedir ve Dernek neler yapmalı?

Ablak: Adaların bir türlü çözülemeyen hatta gün geçtikçe ağırlaşan sorunları var. Bunların başında sahillerin halka kapatılmış olması gelmektedir. Önceleri kulüpler kıyıları işgal ederlerdi. Daha sonra Orman İdaresi piknik yeri vs. diyerek şahıslara kiralamaya başladı. Şimdi de Vakıflar ortaya çıktı. Hazine arazilerinin kiraya verilmesi ciddi usul işlemleri gerektirdiğinden bunu aşmak için kıyılara bitişik araziler uyduruk vakıflara devrediliyor. Onlar da şahıslara kiralama cihetine gidiyorlar. Son zamanlarda şezlongçular çıktı ortaya. Bir insanın geçemeyeceği sıklıkta şezlong koyarak kıyıları paralı hale getiriyorlar.

Çözülmeyen ve gittikçe ağırlaşan sorunlardan biri de akülü araçlar. Çılgınlık boyutuna erişti ve ada yolları yürünemez hale geldi.

İmar planının bir an önce onaylanıp binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor.

Bir de Adalar Belediyesinin gelirlerinin en az yüz bin kişiye hizmet verecek şekilde artırmak gerekiyor. Ayakbastı parası mı alınır, yoksa ulaşım bedelinden Adalar Belediyesi’ne belli oranda pay mı ayrılır, bir çaresini bulmak lazım.

Aycan: Adalarımızın geçmişe ve bugüne göre gelecekte daha iyi olacağını düşünür musunuz? Umutlu musunuz?

Ablak: Elbette umutluyum. Umut bittiği anda her şey biter. İnsana mücadele azmi veren, geleceğin daha iyi olacağına dair umududur!

Behlül Ablak, Arif Aydın, Tunay Oktar bir eylemde

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir