Bülent Mısırlıoğlu: Adalar Deklarasyonu Çalıştay Konuşması

Bülent Mısırlıoğlu: Adalar Deklarasyonu Çalıştay Konuşması

25 Şubat 2024 günü Büyükada Deniz Kulübünde düzenlenen Adalar Çalıştayı’nda Sayın Bülent Mısırlıoğlu’nın yapmış olduğu konuşmadır.

 

Ali Mengü Şeker: Haluk Eyidoğan beye teşekkür ediyorum. Söz sırası şimdi Sayın Mısırlıoğlu’nda. Buyurun lütfen. (Alkışlar)

Bülent Mısırlıoğlu: Değerli katılımcılar evet, “Adalar ile dertlenmek”… Ada dostları Derneğimizin sayın başkanı ve yöneticilerinin bu anlayışla düzenledikleri bu toplantıda, sözlerime; yaşamı boyunca Adalar ile dertlenmiş, Adalar’ın aleyhine olacak her hususta mücadelesinden asla taviz vermeyen ve Ada Dostları Derneği’nin kurucularından olan sevgili Perihan Ergun Hocamızı saygı ve rahmetle anarak başlamak istiyorum.

Şahsen ben de bir dönem yerel yönetimde görev yapmış bir kişi olarak açık yüreklilikle söylemek isterim ki maalesef yüzde elli siyasi tarafı olan belediyeler; taraftarlık ve verilen tavizler bu kirlilikleri ve hepimizin şikâyet ettiği sorunları yaratıyor ve bizim bunu engellememiz mümkün olmuyor. Ama sevindirici bir şey var; tabi biraz önce hocamın bahsettiği Adalar’ın gelirlerinin artırılması konusunda verilmiş önergeler ve kanun teklifleri…

Rahmetli Başbakan Mesut Yılmaz zamanında bizim de böyle bir deneyimimiz oldu. En azından Adalara gelişe bir katkı payı koymak noktasında. Çünkü çok klasikleşti artık, Adanın yaz-kış nüfusu, yüklendiği sorumluluklar vesaire şeyler, açıklanması çok net kolay oluyor yani. Fakat Başbakanın evinde yapılan bir görüşmede, “Türkiye de Adalar gibi konumda olan sadece siz değilsiniz. Ama merak etmeyin, ileride bütün Adaları kapsayacak bir husus geliştirmek lazım. Ama ileride Belediye Yasası çıkacak ve bu belediye yasasında da siz Adalılara çok faydalı hususlar olacak” demişti. Bu dediğim 2000’li yılların başında olan bir hadise idi, Sayın Yılmaz’ın Başbakanlığından yıllar sonra, zannediyorum 2005 yılında Belediye Yasası çıktı. Yasa taslağının ilk halinde geçici bir madde vardı, sayın vekilim de bunu bilir muhakkak, o geçici maddede “ilçe sınırları içerisindeki Milli Emlak’a ait olan alanların hiçbir işleme tabi kalmaksızın belediyeye devredileceği” şeklindeydi. Ben belediye başkanı adına onu inceledim. Ona verdiğim raporda dedim ki, “Sayın başkan, çıkacak yasanın bir tek bizi ilgilendiren ve bize yarayacak kısmı bu” dedim. Ama bir Ümraniye gibi bir Maltepe gibi büyük alanlarımız yoktu. Biz de bununla yetinecektik. Fakat bir hafta sonra geçici madde de yasadan çıkartıldı ve o şekilde kabul edilmişti.

Şimdi tabii Adalarımızın sorunlarının temel kaynağı kısaca, fazla detayına da hiç girmezsek, İlçedeki kamu yönetimi ile ilgili kurumların birbirleriyle olan diyaloglarındaki kopukluklardır. Tabi bu kopuklukları ben devlet hiyerarşisi içerisinde ilişkilerdeki nezaket ve saygı olarak kastetmiyorum çünkü nezaket ve saygı kesinlikle bozulamaz. O yönüyle hiçbir sıkıntımız yok ama sadece milli bayramlarda veya anma günlerinde kaymakam ve belediye başkanını yan yana görmek yetmiyor Ada halkına.

Dolayısı ile Ada Dostları Derneği’nin deklarasyonunda da bu konular dile getirilmiş. Derneğimiz bu konularda bir sıkıntı içerisine girmiş, Adalar ile dertlenerek bu hususları ortaya koymuştur.

Güzel tarafı şu ki, bu hususların çözümü parayı, finansı gerektirecek şeylerden yüzde seksen oranında uzak olması. Bu demektir ki ortak akılla, yeni oluşacak yönetimin bizden önceki dönemlerden veya bizim dönemimizden ya da bizden sonraki dönemlerdeki olaylardan ders alması gerekiyor. Yerel muhalefeti de dikkate alarak tam bir konsensüs içerisinde Ada ile dertlenirseler, Kaymakamlık ve Büyükşehir ile birlikte eşgüdümlü çalışmalar ile sorunların çözümü kolaylaşacaktır. Artık eskisi gibi idari sistemde pek etkisi kaldığını düşünmüyorum ama Garnizon Komutanlığımızı da biz her türlü faaliyetimizin içerisine alıyorduk o süreçte, bir sacayağı oluşturarak bütün sorunları çözme konusunda birlikte hareket ediyorduk.

Burada şimdi temel sorunların içerisinde bisiklet, akülü araçlar vesaire, diğer sayılabilecek birçok konu var, kıyı işgalleri, yol işgalleri, efendim İETT’ye ait araçlar ve bunların yerine yeni ikame edilmesi düşünülen araçlar.

Benim memleketim Hopa, Büyükşehir Belediyemizin Ulaşım koordinasyon başkanı olan bürokratı Hopa da belediye başkanı adayı oldu, kendisi iki yıl önce “Biz Adalar için özel bir dizayn geliştiriyoruz, her türlü Ada şartlarına uygun, engellilere de uygun bir araç geliştiriyoruz” ifadesini kullanmıştı. Biz de merakla beklemiştik, fakat o sürecin sonuçları ancak yeni yeni ortaya çıktı, buradaki katılımcıların bulunduğu iletişim grubuna da mail ile gönderilmiş olan bu araçların Koç’un Karsan firmasının üretimi olan, anakarada trafikte, seyrüseferde olan minibüslerin akülü versiyonu olduğu ortaya çıktı. Şimdi bu durumda Adalar halkı büyük bir endişeye kapılacaktır elbette. Ama zaten bu konu faytonların kaldırılmasından sonra yerine ikame edilecek araçların, zaman darlığı içerisinde yeterince görüşülemediğini, UKOME’de yeterince tartışılıp anlaşma yapılamadığını gösteriyor. Çünkü dünya örnekleri içerisinde çok çeşitli alternatifler sunulabilirdi.  Biliyorsunuz faytonlar alelacele kaldırılmış ve mevcut araçlar getirilmişti. Sadece faytoncuları memnun eden bir tarzda ki ben de destekledim, bana da danıştılar, dedim ki “hiç kaçırmayın, bu paralar çok güzel büyük paralar veriyorlar, bunları bir daha bulmanız da mümkün değil.” Çünkü faytonlar artık ıslah olma noktasından da uzaklaşmışlardı.

Ama bir görüşe göre de faytonların kalması gerekiyor. Nostaljik olarak faytonların bir kısmı kalabilir miydi? Ben, rahmetli Kadir Topbaş Ada’ya ziyarete geldiğinde, bu ahırlar yeni yapılıyordu, zannediyorum maliyeti altı milyon liraydı. İstanbul’daki taksi plakası ise üç yüz, üç yüz elli bin lira civarındaydı. Kendisine şöyle bir teklifte bulunmuştum, belediyede sohbet ederken; “Sayın başkanım, şu anda ahırlar yapılıyor. Bu kadar parayı bunlara harcayacağınıza, Büyükşehirde UKOME’de alınacak bir kararla bunları anakaraya taksi plakası olarak gönderin, yeni baştan ahır yapmak yerine yeni baştan bu fayton sektörünün belediye bünyesinde ıslahını ve canlandırılmasını sağlayın” demiştim. Böyle bir teklifimiz olmuştu ancak yapmak mümkün olmadı, neticelenmedi. 1998 yılında İlçe Trafik Komisyonu marifetiyle bunlarla ilgili birtakım kararlar alınmıştı ama onların uygulama noktasında harekete geçmesi de pek mümkün olmadı. Onun yerine ulaşım koordinasyon merkezinde de konular hala görüşülüyor.

Aslında bu deklarasyonda zikredilen birçok sorun çeşitli kurumlarda, çeşitli bürolarda birtakım kararlara bağlanmış durumda. Ama hiçbir tanesi nihai sonuca ulaştırılamamış. Mesela bireysel akülü araçların tamamen kaldırılacağı öngörülmüş ve karara bağlanmış. Fakat uygulamada halen bu sorun devam ediyor.

Yani özetle, bu koordinasyonu yeni seçilecek olan yerel yönetimin çok iyi sağlaması lazım. Bilhassa öncelikle kendi içlerinde, yani Belediye Meclisi, Adalar’ın sorunlarıyla dertleşecek tarzda siyaset üstü bir kurum haline gelmeli ve birbirlerini dinleyebilmeliler, birbirlerini basit eleştirilerle tenkit etmek yerine, halkla olan münasebetlerini arttırarak daha iyi neticelere varılması, umuyorum hem partilerin kendileri için de çok iyi bir yöntem olacaktır. Adalar Belediyesinin bütçesi zaten ortadadır, gelirlerinin arttırılması noktasında da büyük bir çaba göstermek de gerekiyor. Bu, çabadan ziyade belediye bütçesinin kendisi değil, gerçekleşen belediye bütçesinin nerelere kullanıldığı, nasıl kullanıldığı daha büyük önem arz etmektedir. Bu ve benzer konularda daha ilerleyen zamanlarda, yerel yönetim oluştuğu zaman arkadaşlarımıza çeşitli tavsiyelerimiz, yardımlarımız da muhakkak olacaktır.

Ben fazla zamanınızı almak istemiyorum çünkü şu anda tespit edilen konuların ve deklarasyonun çağrı yapacağımız muhatapları şimdi aramızda bulunan değerli adaylardır. Bu deklarasyon siz değerli katılımcıların değerli fikrileriyle son şeklini alacaktır. Bundan sonraki yeni paydaşların da katılmasıyla daha da geliştirilecektir, bir nevi Adalar Rehberi, yani yerel yönetimlerde görev alanların başvuracakları bir Adalar rehberi olacaktır.  Halk memnuniyetini de gözeterek bu rehbere uygun hareket edilmesi herkesin menfaatine olacaktır.

Son olarak, yeni seçilecek başkanımıza ve yönetime şunu ifade etmek istiyorum; biliyorsunuz, 2017 yılında kurduğumuz bir Kent Konseyimiz var. Bu tür hadiselerin gerçekleştirileceği yer Kent Konseyidir. Gerçi Ada Dostları Derneğinin amacı da bu zaten, hazırladığı metni son haline getirdikten sonra hedefte bütün Ada halkına, Ada’daki sivil toplum örgütlerinin tamamına bu deklarasyonu sunmak ve tamamını bu işin içerisinde görmek. Bu açıdan Kent Konseyinin oluşum süreci ile ilgili çok kısa bir bilgi vermek istiyorum.

Mevcut Kent Konseyi şu anda yerel seçimler tarihi itibariyle sona erecektir. Tabi Adalar’da dokuzuncu seçim dönemine giriyoruz, gönül ister ki artık belediye kararları, dokuzuncu seçim dönemi birinci toplantı yılı birinci birleşimi şeklinde alınacak. Kent Konseyi’nde de keşke yedinci seçim dönemi vesaire diye başlamış olması çok arzu edilecek devamlılık arz eden bir durum olacaktır. Şu anda Kent Konseyinin genel yönetmeliği ve bizim uygulama yönetmeliğimiz içerisinde, oluşum süreci var. Bu oluşum süreci ana hatlarıyla mahalli idareler seçiminin başlangıcı ile başlar ve dönem sonunda da biter.

Seçilen Belediye Başkanı, Kent Konseyi yönergesinin sekizinci maddesinde yazılı ve ana yönetmenliğin altıncı maddesinde yazılı Kent Konseyi potansiyel katılımcılarından bir hazırun cetveli hazırlar ve bunu ilan ederek onaylatır, genel kurul tarihi belirlenerek ilk yapılan seçimde Yürütme Kurulu iki yıllığına, ikinci yapılan seçimde de üç yıllığına seçilir ve belediye başkanının dönem başı görevi bununla beraber biter. Kurul çalışmaya başlar. Yalnız bugüne kadarki olan uygulamalarda, bilemiyorum, neden? Demek ki orada da Adalar’la pek dertlenemiyoruz. Seçilmiş olan Yürütme Kurulu’nu ne belediye yönetimi pek benimsiyor ne diğer sivil toplum örgütleri pek benimsiyor. Halbuki Yürütme Kurulu bütün sivil toplum örgütlerinin organizasyonu içerisinde bir üst kurul gibidir. Nasıl ki çeşitli federasyonların birlikleri var ise bu da aynı o şekildedir.

Bu bilgiler çerçevesinde, yeni yönetimin buna daha iyi sarılmasını gerekiyor. Çünkü bu hadiseler ve sorunlar canlı ve süreç içerisinde devam edecektir. Sorunları, sivil inisiyatifi devamlı diri tutarak arzuladığımız Adalar’a ulaşmayı hedefleyeceğiz. Yani bunu bir kere yapmakla hiçbir şey gelmeyecek. Bilhassa Kaymakamlığın Kent Konseyi içerisine koyacağı birim amirlerinin bulunması, Kaymakamın bizzat katılımının sağlanması önemlidir.

Ben bir teşekkür ederek sözlerimi bitirmek istiyorum. Şu andaki mevcut başkanımız Erdem Gül’ün hakkını da vermek lazım, çünkü Kent Konseyi’ne en fazla ilgiyi gösteren şu andaki mevcut belediye başkanıdır. Burada yok kendisi aramızda değil ancak teşekkür etmeyi borç bilirim. (Alkışlar)

İbrahim Aycan: Kendisi davet edildi, geleceğini söyledi ancak son anda gelmedi.

Ali Mengü Şeker: Evet, Sayın Bülent Mısırlıoğlu’na çok teşekkür ediyoruz. (Alkışlar)